RASULULLAH (s.a.v.)'İ BİLMEK
Rasulullah (s.a.s)'in babası Abdullah, dedesi ise Haşim'in oğlu Abdulmuttalib'tir. Haşini Kureyş kabilesindendir. Kureyş ise Araptan, Arap ise HaliluiTahman İbrahim (a.s)'ın oğlu İsmail'in soyundandır.
Rasulullah (s.a.s) Mekke'de doğmuştur. Altmış üç sene yaşadı. Bunun ilk kırk senesi rasul olarak gönderilmeden önceki, son yirmi üç senesi ise rasul olarak gönderildikten sonraki hayatını içermektedir.
Rasulullah (s.a.s); "Alak Suresi"ndeki "İkra" ayetiyle nebi oldu.
"Ey örtüye bürünüp (sarınan)! Kalk da uyar." (Müddessir: 1) ayetiyle de rasul oldu.
Nebi: Allah tarafından kendisine vahy olunmuş fakat davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilmeyen kimsedir.
Rasul: Allah tarafından kendisine vahy olunan ve davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilen kimsedir.
Allah (c.c) Rasulullah (s.a.s)'i insanları şirkten korkutmak, tevhide davet etmek için gönderdi.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Ey örtüye bürünüp (sarınan)! Kalk da uyar.Rabbini yücelt, elbiseni temizle, kötü şeylerden sakın, yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma. Rabbin için sabret."(Müddessir: 1-7)
Ayetteki "Kalk da uyar" şirkten korkut, tevhide çağır demektir.
"Rabbini yücelt, elbiseni temizle" ise Rabbini tevhidle yücelt, amellerini şirkten temizle demektir.
"Kötü şeylerden sakın" ise putlardan ve putlara tapanlardan uzak dur dernektir. Rasulullah (s.a.s) bu konu üzerinde on üç sene durdu.
Rasulullah (s.a.s) bi'setten (nebi olduktan) on sene sonra İsra ve Miraç hadisesi oldu.
İsra: Rasulullah (s.a.s)'in bir gece evinden alınarak Kudüs'de bulunan Mescid-i Aksa'ya götürülmesi olayıdır.
Miraç: Mescid-i Aksa'dan semaya yükselmesidir.
Semada beş vakit namaz farz kılındı. Rasulullah (s.a.s) bu farz kılınan namazları Mekke'de üç sene kıldı. Daha sonra Medine-i Münevvere'ye hicretle emr olundu.
Hicret: Şirk beldesinden İslam beldesine, bid'at beldesinden sünnet beldesine göç etmektir. Hicret müslümanlara kıyamete kadar farz kılınmıştır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Nefislerine zulmedenlerin canlarını aldıkları zaman melekler: "Ne yapıyordunuz?" deyince: "Yer yüzünde biz zayıf kimselerdik" derler. Melekler de:"Allah'ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya?" derler. İşte onların barınacakları yer cehennemdir. O, ne kötü dönüş yeridir."(Nisa: 97)
"Erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalan, yol bulamayanlar müstesnadır. İşte onları Allah'ın affetmesi umulur. Ve Allah, affedendir, bağışlayandır."(Nisa: 98-99)
Birinci ayetin nüzul sebebi hakkında Buharı şöyle rivayet ediyor:
Mekke ehlinden Rasulullah (s.a.s) ile beraber hicret etmemiş bir topluluk hakkında inmiştir. Bunlar fitneye düşerek müşriklerle beraber Bedir harbinde müslümanlara karşı savaşmışlardır. (Bu kimseler müslüman olduklarını "izliyorlardı. Bedir harbi çıkınca müşrikler bunları harbe katılmak için zorladılar. Onlar da müslüman olduklarını açıklarlarsa öldürülecekleri korkusuyla Bedir harbine katıldılar.) Allah (c.c) onların özürlerini reddetti. Ve onları cehennemle cezalandırdı.
İkinci ayetin manası ise; yaşlı, çocuk ve kadınlardan hicret edemeyenlerden hicret etmelerini engelleyecek gerçek özürleri olanları Allah'ın affetmesi umulur.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Ey inanmış kullarım! Benim yarattığım yeryüzü geniştir. Yalnız bana kulluk ediniz."
(Ankebut: 56)
Bu ayeti kerimede Allah (c.c) mü'minlere Allah'a ibadet etmek ve tevhid dinine uygun olarak yaşamak için; tevhid dininin gereklerini yerine getiremedikleri ve şirke düşmek için zorlandıkları yerden hicret etmelerini emrediyor.
Hicret kıyamete kadar bu ümmete farz kılınmıştır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Tevbe kapısı kapanmadan hicret kapısı kapanmaz. Tevbe kapısı ise güneş batıdan doğuncaya kadar açıktır."(Müslim)
Rasulullah (s.a.s) Medine'ye hicret ettikten sonra zekat, oruç, hac ve kılıç ile cihad gibi İslam'ın diğer hükümleriyle emrolundu. Bu hükümleri bildiren ayetlerin inmesi on sene sürdü. Kılıçla cihad, zekat ve oruç hicretin ikinci senesinde farz kılındı.
Rasulullah (s.a.s) hicretin onuncu yılında vefat etti. Onun dini kıyamete kadar geçerlidir. Hiçbir hayır yoktur ki bu din onu emretmiş olmasın, hiçbir şer de yoktur ki bu din onu yasaklamış olmasın. Bu dinin emrettiği hayır; tevhid ve Allah'ın sevip razı olduğu sözler ve amellerdir. Yasakladığı şer ise; ibadette Allah'a ortak koşmak ve Allah'ın sevmediği ve kabul etmediği sözler ve amellerdir. Rasulullah (s.a.s) bütün insanlığa gönderildi.
Allah (c.c) bütün insanların ve cinlerin sadece kendisine itaat etmesini farz kıldı.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Ey Muhammedi De ki: "Ey insanlar! Doğrusu ben, Allah'ın hepiniz için gönderdiği resulüyüm."(A'raf: 158)
"Ey Muhammed!Bir zaman Kur'an'ı dinleyecek bir cin taifesini sana yöneltmiştik. Kur'an okunu
şunda hazır bulununca birbirlerine: "Susun, dinleyin" dediler. Okuma bitince de kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler." (Ahkaf: 29)
Allah (c.c) dinini Muhammed (s.a.s) ile tamamladı. Bu din Rasulullah (s.a.s)'den sonra hiçbir şeye muhtaç değildir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'dan razı oldum." (Maide: 3)
Allah (c.c) bu ayeti kerimede akidenin tamamlandığını ve Allah'ın şeriatını ve kanununu kemale erdirdiğini ilan ediyor. İşte din budur!....
Hiçbir müslümanın İslam'da eksikliklerin bulunduğunu veya birtakım ilavelerin yapılması gerektiğini düşünmesi asla mümkün değildir. Onda herhangi bir ilaveyi gerektirecek eksiklik yoktur. Allah (c.c) İslam dinini kıyamete kadar bütün insanlığa din olarak seçtiği için geliştirilip değiştirilmeye de ihtiyacı yoktur.
Kim Allah'ın şeriatını ve kanunlarını bir tarafa bırakıp tatbik etmez, başka kanunlara uygun olarak hareket ederse, Allah'ın mü'minler için beğendiğini beğenmemiş ve dolayısıyla Allah'ı inkar etmiş olur ve dinden çıkar.
Bir yahudi Ömer (r.a)'ye gelerek dedi ki:"Siz Kur'an'dan öyle bir ayet okuyorsunuz ki bu ayet yahudilere inmiş olsaydı o günü bayram ilan ederdik." Ömer (r.a):
"Bu hangi ayettir?" diye sordu. Yahudi dedi ki:
"Bugün sizin dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ve size din olarak İslam'dan razı oldum" ayetidir. Ömer (r.a) dedi ki:
"Vallahi ben bu ayetin Rasulullah (s.a.s)'e nerede ve ne zaman indiğini biliyorum. Cuma günü Arafat'ta indi.
Allah'a hamd olsun ki bu iki gün de bizim için bayramdır." (Buhari-Müslim-Tirmizi-Nesei)
Her mü'minin Rasulullah (s.a.s)'in vefat ettiğine ve bütün insanların öldükten sonra dirilip hesaba çekileceklerine ve amellerinin karşılığını göreceklerine iman etmesi gerekir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Ey Muhammedi Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Ey insanlar! Sonra siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda duruşmaya çıkacaksınız."(Zümer: 30-31)
"Sizi yerden yarattık. Oraya döndüreceğiz. Sizi tekrar oradan çıkaracağız."(Ta-ha: 55)
"Allah sizi yerden bitirir gibi yetiştirmiştir. Sonra sizi oraya döndürür ve yine oradan çıkarır."
(Nuh: 17-18)
Allah (c. c) bütün insanları öldükten sonra dirilteceğini ve hesaba çekip herkese ameline göre karşılık vereceğini şu ayeti kerimede bildiriyor:
"Allah kötülük yapanlara işlerinin karşılığını verir. İyi amel işleyenleri ise cennetle mükafatlandırır."(Necm: 31)Öldükten sonra dirilmeyi yalanlayan kimsenin kafir olduğunu Allah (c. c) şu ayeti kerimede belirtiyor:
"İnkar edenler tekrar diriltilmeyeceklerini ileri sürerler. Ey Muhammedi De ki: "Evet Rabbime andolsun ki şüphesiz diriltileceksiniz ve sonra yaptıklarınız size bildirilecektir. Bu Allah'a kolaydır."(Teğabun: 7)
Allah (c. c) bütün rasullerini, Allah'a ibadet edip O'na hiçbir şeyi ortak koşmayan kimseleri cennetle müjdelemek, Allah'a ortak koşanları cehennem azabıyla korkutmak için gönderdi.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"İnsanların Allah'a karşı bir delili olmaması için cennetle müjdeleyici ve cehennemle korkutucu rasuller gönderdik." (Nisa: 165)
"Biz senden önce hiç bir rasul göndermiş olmayalım ki ona: "Benden başka ibadete layık ilah yoktur, bana ibadet ediniz" diye vahyetmiş olmayalım."
(Enbiya: 25)
"Muhakkak ki her topluluğa rasul gönderdik ve Allah'a ibadet etmelerini ve tağuttan sakınmalarını emrettik." (Nahl: 36)
Allah (c.c) insanları tevhide davet etmek ve şirkten korkutmak için yüz yirmi dört bin nebi, üç yüz on üç rasul göndermiştir.
İbn Merduyeh ve İbn Ebu Hatim; Ebu Zerr (r.a)'in şöyle dediğini nakletmişlerdir:
Ebu Zerr Rasulullah (s.a.s)'e sordu:
"Ya Rasulallah! Kaç nebi vardır?" Rasulullah:
"Yüz yirmi dört bin nebi var" buyurdu. Ebu Zerr:"Onlardan kaçı rasuldür?" diye sordu. Rasulullah:
"Üç yüz on üçü" dedi. Ebu Zerr:
"Kaç sahife ve kaç kitap indirildi?" diye sorunca da Rasulullah (s.a.s) şöyle cevab verdi:
"Yüz sahife ve dört kitap indirildi. Tevrat Musa'ya, İncil İsa'ya, Zebur Davud'a ve Kur'an ise bana indirilmiştir. Sahifeler ise; elli sahife Şite, otuz sahife İdris'e, on sahife İbrahim'e, on sahife Musa'ya indirilmiştir."
Bu hadisin kesin olarak sahih olup olmadığını ancak Allah bilir. Bu sebeple her müslüman genel olarak bütün nebilere, resullere, kitaplara ve sahifelere iman etmelidir. Bunların kesin sayısını ancak Allah (cc)bilir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:'"Gönderilen rasullerin bir kısmını daha önce sana anlatmış, bir kısmını da anlatmamıştık."(Nisa: 164)
Resullerden ulul azm olanları beş tanedir. Bunlar:Muhammed (s.a.s), İbrahim (a.s), Musa (a.s), Nuh (a.s) ve İsa (a.s)'dır.
Resullerin ilki Nuh (a.s)'dır. Resullerin ve nebilerin sonuncusu Muhammed Mustafa (s.a.s)'dir.
Adem (a.s) ile Nuh (a.s) arasında yaklaşık on yüz yıllık bir zaman vardır. Bu zaman içerisinde bütün insanlar tevhid üzere idiler. Ta ki salih kimseler hakkında aşırı gidip şirke düştükleri sırada Allah (c.c) Nuh (a.s)'ı rasul olarak gönderdi. Nuh (a.s)'ın ilk rasul olduğu icma ile sabittir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Nuh'a, ondan sonra gelen nebilere vahyettiğimiz gibi ey Muhammed! Şüphesiz sana da vahyettik."
(Nisa: 163)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Kıyamet gününde insanlar mahşer sıkıntısından kurtulmak için Nuh (a.s)'a gelip şöyle diyecekler:
"Ey Nuh! Sen, yeryüzünde ilk resulsün. Bize şefaat et." (Buhari, Müslim)
Allah, İslam dininden başka din kabul etmez.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Kim İslamiyetten başka bir dine yönelirse onun ki kabul edilmeyecektir. O, ahirette de kaybedenlerdendir." (Al-i İmran: 85)
Bu ayeti kerimeden anlaşılıyor ki; kim İslam kanunundan ve şeriatından başka kanun kabul ederse kafir olur ve cehenneme girer.Çünkü din, kanun demektir.
Allah (c. c) şöyle buyuruyor:"İşte biz Yusuf için böyle bir plan kullandık. Bu planı kullanmasaydık hükümdarın dinine (yani kanununa) göre kardeşini alıkoyamazdı. Meğerki Allah dileye." (Yusuf: 76)
Rasulullah (s.a.s)'in Adnan'a kadar yirmi bir dedesi vardır.. Bunların isimleri sırasıyla: Abdulmuttalib, Haşjm, Abdimenaf, Kusay, Kilab, Murra, Kağb, Luğay, Gurra, Galib, Fihr, Malik, Elnadr, Kinane, Huzeyme, İlyas, Mudar, Nizar, Meğed ve Adnan'dır.
Rasulullah (s.a.s)'in oğullan: Kasım, Abdullah.(Tayyib), İbrahim'dir. Kızları ise Zeyneb, Rukayye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma tüz-Zehra'dır. İbrahim hariç diğer bütün evlatları Hatice (r.a)'dan olmuştur. İbrahim ise Mariye Kıbtiye'den olmuştur.
Rasulullah (s.a.s)'in zevcelerini isimleri şöyledir. Hatice, Şevde, Aide, Haysa, Ümmü Seleme, Haris kızı Cüveyriye, Cahş kızı Zeyneb, Huzeyme kızı Rukane, Ebu Süfyan kızı Ümmü Habibe, Huvey kızı Safiye, Haris kızı Meymune. (Allah hepsinden razı olsun.)
Rasulullah (s.a.s) vefat ettiğinde hanımlarından Aişe, Meymune, Safiye Hafsa, Zeynep, Cüveyriye ve Şevde sağ bulunmaktaydı.
Akıl baliğ olan her müslüman kadın ve erkeğin şu dört şeyi bilmesi gerekir:
l - İlim: Yani; Allah'ı, Rasulullah'ı ve İslam dinini delille bilmektir.
2- - Amel: Bu ilimle amel etmektir.
3-- Buna davet etmek.
4-- Davet sırasında görülen eziyetlere sabretmek.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Asra yemin olsun ki insan hiç şüphesiz hüsrandadır. Ancak inanıp yararlı iş işleyenler ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bundan müstesnadır." (Asr: 1-3)
İmam Buhari (rahmetullahialeyh):
"Ey Muhammedi Bil ki Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur. Kendinin, inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile." (Muhammed: 19) ayetini zikrettikten sonra şöyle diyor:
"İlim amelden öncedir. Çünkü Allah (c.c) bu ayeti kerimede ilim yapmayı amel ve tebliğ etmekten önce söyledi. Yani yapılan amellerin bilerek ve şuurlu olarak yapılması gerekir."
Akıl baliğ olan her müslüman kadın ve erkeğin aşağıdaki üç meseleyi öğrenmesi, inanıp buna uygun amel etmesi farzdır.
Birincisi: Allah (c.c) bizi yarattı. Bize rızık verdi. Bizi başıboş bırakmadı ve bize bir rasul gönderdi. Bu rasule itaat edip gösterdiği şekilde hareket eden cennete girer, ona karşı gelip isyan eden ise cehenneme girer.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Firavun'a bir rasul gönderdiğimiz gibi size de hakkınızda şahitlik edecek bir rasul gönderdik.
Ama Firavun o rasule karşı gelmişti de onu çok ağır bir cezaya uğratmıştık." (Müzzemmil: 15-16)
İkincisi: Allah; ibadette (yani gerçek anlamdaki ibadette) ister rasul, ister melek olsun hiçbir şeyin kendisine şirk (ortak) koşulmasından asla razı olmaz.
Allah (c. c) şöyle buyuruyor:
"Mescidler şüphesiz ki Allah'ındır. Öyleyse oralarda Allah'tan başka bir şeye ibadet etmeyin."
(Cin: 18)
(Yani; Allah'ın size insanları davet etmekle emrettiği şeylerden başka bir şeye insanları davet etmeyin. Böyle yaparsanız müşrik olursunuz.)
Üçüncüsü: İbadeti yalnız Allah'a has kılıp Rasulüne itaat eden hiçbir insanın müşrik ve kafirlere sevgi ve dostluk göstermesi en yakın akrabası bile olsa caiz olmayıp büyük şirktir.
Allah (c. c) şöyle buyuruyor:
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile, Allah'a ve Rasulüne karşı gelenlere sevgi beslediklerini göremezsin. İşte Allah imanı bunların kalplerine yazmış ve katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah'tan razı olmuştur. İşte bunlar Allah'tan yana olanlardır. İyi bilin ki saadete erecek olanlar Allah'tan yana olanlardır." (Mücadele: 22)
"Ey Muhammedi De ki: "Eğer babalarınız,oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız,elde ettiğiniz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız evleriniz Allah'tan, Resulü'nden ve Allah yolunda cihad etmekten sizin için daha fazla sevgili ise Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah (fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez." (Tevbe: 24)
Rasulullah (s.a.s)'in babası Abdullah, dedesi ise Haşim'in oğlu Abdulmuttalib'tir. Haşini Kureyş kabilesindendir. Kureyş ise Araptan, Arap ise HaliluiTahman İbrahim (a.s)'ın oğlu İsmail'in soyundandır.
Rasulullah (s.a.s) Mekke'de doğmuştur. Altmış üç sene yaşadı. Bunun ilk kırk senesi rasul olarak gönderilmeden önceki, son yirmi üç senesi ise rasul olarak gönderildikten sonraki hayatını içermektedir.
Rasulullah (s.a.s); "Alak Suresi"ndeki "İkra" ayetiyle nebi oldu.
"Ey örtüye bürünüp (sarınan)! Kalk da uyar." (Müddessir: 1) ayetiyle de rasul oldu.
Nebi: Allah tarafından kendisine vahy olunmuş fakat davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilmeyen kimsedir.
Rasul: Allah tarafından kendisine vahy olunan ve davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilen kimsedir.
Allah (c.c) Rasulullah (s.a.s)'i insanları şirkten korkutmak, tevhide davet etmek için gönderdi.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Ey örtüye bürünüp (sarınan)! Kalk da uyar.Rabbini yücelt, elbiseni temizle, kötü şeylerden sakın, yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma. Rabbin için sabret."(Müddessir: 1-7)
Ayetteki "Kalk da uyar" şirkten korkut, tevhide çağır demektir.
"Rabbini yücelt, elbiseni temizle" ise Rabbini tevhidle yücelt, amellerini şirkten temizle demektir.
"Kötü şeylerden sakın" ise putlardan ve putlara tapanlardan uzak dur dernektir. Rasulullah (s.a.s) bu konu üzerinde on üç sene durdu.
Rasulullah (s.a.s) bi'setten (nebi olduktan) on sene sonra İsra ve Miraç hadisesi oldu.
İsra: Rasulullah (s.a.s)'in bir gece evinden alınarak Kudüs'de bulunan Mescid-i Aksa'ya götürülmesi olayıdır.
Miraç: Mescid-i Aksa'dan semaya yükselmesidir.
Semada beş vakit namaz farz kılındı. Rasulullah (s.a.s) bu farz kılınan namazları Mekke'de üç sene kıldı. Daha sonra Medine-i Münevvere'ye hicretle emr olundu.
Hicret: Şirk beldesinden İslam beldesine, bid'at beldesinden sünnet beldesine göç etmektir. Hicret müslümanlara kıyamete kadar farz kılınmıştır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Nefislerine zulmedenlerin canlarını aldıkları zaman melekler: "Ne yapıyordunuz?" deyince: "Yer yüzünde biz zayıf kimselerdik" derler. Melekler de:"Allah'ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya?" derler. İşte onların barınacakları yer cehennemdir. O, ne kötü dönüş yeridir."(Nisa: 97)
"Erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalan, yol bulamayanlar müstesnadır. İşte onları Allah'ın affetmesi umulur. Ve Allah, affedendir, bağışlayandır."(Nisa: 98-99)
Birinci ayetin nüzul sebebi hakkında Buharı şöyle rivayet ediyor:
Mekke ehlinden Rasulullah (s.a.s) ile beraber hicret etmemiş bir topluluk hakkında inmiştir. Bunlar fitneye düşerek müşriklerle beraber Bedir harbinde müslümanlara karşı savaşmışlardır. (Bu kimseler müslüman olduklarını "izliyorlardı. Bedir harbi çıkınca müşrikler bunları harbe katılmak için zorladılar. Onlar da müslüman olduklarını açıklarlarsa öldürülecekleri korkusuyla Bedir harbine katıldılar.) Allah (c.c) onların özürlerini reddetti. Ve onları cehennemle cezalandırdı.
İkinci ayetin manası ise; yaşlı, çocuk ve kadınlardan hicret edemeyenlerden hicret etmelerini engelleyecek gerçek özürleri olanları Allah'ın affetmesi umulur.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Ey inanmış kullarım! Benim yarattığım yeryüzü geniştir. Yalnız bana kulluk ediniz."
(Ankebut: 56)
Bu ayeti kerimede Allah (c.c) mü'minlere Allah'a ibadet etmek ve tevhid dinine uygun olarak yaşamak için; tevhid dininin gereklerini yerine getiremedikleri ve şirke düşmek için zorlandıkları yerden hicret etmelerini emrediyor.
Hicret kıyamete kadar bu ümmete farz kılınmıştır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Tevbe kapısı kapanmadan hicret kapısı kapanmaz. Tevbe kapısı ise güneş batıdan doğuncaya kadar açıktır."(Müslim)
Rasulullah (s.a.s) Medine'ye hicret ettikten sonra zekat, oruç, hac ve kılıç ile cihad gibi İslam'ın diğer hükümleriyle emrolundu. Bu hükümleri bildiren ayetlerin inmesi on sene sürdü. Kılıçla cihad, zekat ve oruç hicretin ikinci senesinde farz kılındı.
Rasulullah (s.a.s) hicretin onuncu yılında vefat etti. Onun dini kıyamete kadar geçerlidir. Hiçbir hayır yoktur ki bu din onu emretmiş olmasın, hiçbir şer de yoktur ki bu din onu yasaklamış olmasın. Bu dinin emrettiği hayır; tevhid ve Allah'ın sevip razı olduğu sözler ve amellerdir. Yasakladığı şer ise; ibadette Allah'a ortak koşmak ve Allah'ın sevmediği ve kabul etmediği sözler ve amellerdir. Rasulullah (s.a.s) bütün insanlığa gönderildi.
Allah (c.c) bütün insanların ve cinlerin sadece kendisine itaat etmesini farz kıldı.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Ey Muhammedi De ki: "Ey insanlar! Doğrusu ben, Allah'ın hepiniz için gönderdiği resulüyüm."(A'raf: 158)
"Ey Muhammed!Bir zaman Kur'an'ı dinleyecek bir cin taifesini sana yöneltmiştik. Kur'an okunu
şunda hazır bulununca birbirlerine: "Susun, dinleyin" dediler. Okuma bitince de kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler." (Ahkaf: 29)
Allah (c.c) dinini Muhammed (s.a.s) ile tamamladı. Bu din Rasulullah (s.a.s)'den sonra hiçbir şeye muhtaç değildir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'dan razı oldum." (Maide: 3)
Allah (c.c) bu ayeti kerimede akidenin tamamlandığını ve Allah'ın şeriatını ve kanununu kemale erdirdiğini ilan ediyor. İşte din budur!....
Hiçbir müslümanın İslam'da eksikliklerin bulunduğunu veya birtakım ilavelerin yapılması gerektiğini düşünmesi asla mümkün değildir. Onda herhangi bir ilaveyi gerektirecek eksiklik yoktur. Allah (c.c) İslam dinini kıyamete kadar bütün insanlığa din olarak seçtiği için geliştirilip değiştirilmeye de ihtiyacı yoktur.
Kim Allah'ın şeriatını ve kanunlarını bir tarafa bırakıp tatbik etmez, başka kanunlara uygun olarak hareket ederse, Allah'ın mü'minler için beğendiğini beğenmemiş ve dolayısıyla Allah'ı inkar etmiş olur ve dinden çıkar.
Bir yahudi Ömer (r.a)'ye gelerek dedi ki:"Siz Kur'an'dan öyle bir ayet okuyorsunuz ki bu ayet yahudilere inmiş olsaydı o günü bayram ilan ederdik." Ömer (r.a):
"Bu hangi ayettir?" diye sordu. Yahudi dedi ki:
"Bugün sizin dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ve size din olarak İslam'dan razı oldum" ayetidir. Ömer (r.a) dedi ki:
"Vallahi ben bu ayetin Rasulullah (s.a.s)'e nerede ve ne zaman indiğini biliyorum. Cuma günü Arafat'ta indi.
Allah'a hamd olsun ki bu iki gün de bizim için bayramdır." (Buhari-Müslim-Tirmizi-Nesei)
Her mü'minin Rasulullah (s.a.s)'in vefat ettiğine ve bütün insanların öldükten sonra dirilip hesaba çekileceklerine ve amellerinin karşılığını göreceklerine iman etmesi gerekir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Ey Muhammedi Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Ey insanlar! Sonra siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda duruşmaya çıkacaksınız."(Zümer: 30-31)
"Sizi yerden yarattık. Oraya döndüreceğiz. Sizi tekrar oradan çıkaracağız."(Ta-ha: 55)
"Allah sizi yerden bitirir gibi yetiştirmiştir. Sonra sizi oraya döndürür ve yine oradan çıkarır."
(Nuh: 17-18)
Allah (c. c) bütün insanları öldükten sonra dirilteceğini ve hesaba çekip herkese ameline göre karşılık vereceğini şu ayeti kerimede bildiriyor:
"Allah kötülük yapanlara işlerinin karşılığını verir. İyi amel işleyenleri ise cennetle mükafatlandırır."(Necm: 31)Öldükten sonra dirilmeyi yalanlayan kimsenin kafir olduğunu Allah (c. c) şu ayeti kerimede belirtiyor:
"İnkar edenler tekrar diriltilmeyeceklerini ileri sürerler. Ey Muhammedi De ki: "Evet Rabbime andolsun ki şüphesiz diriltileceksiniz ve sonra yaptıklarınız size bildirilecektir. Bu Allah'a kolaydır."(Teğabun: 7)
Allah (c. c) bütün rasullerini, Allah'a ibadet edip O'na hiçbir şeyi ortak koşmayan kimseleri cennetle müjdelemek, Allah'a ortak koşanları cehennem azabıyla korkutmak için gönderdi.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"İnsanların Allah'a karşı bir delili olmaması için cennetle müjdeleyici ve cehennemle korkutucu rasuller gönderdik." (Nisa: 165)
"Biz senden önce hiç bir rasul göndermiş olmayalım ki ona: "Benden başka ibadete layık ilah yoktur, bana ibadet ediniz" diye vahyetmiş olmayalım."
(Enbiya: 25)
"Muhakkak ki her topluluğa rasul gönderdik ve Allah'a ibadet etmelerini ve tağuttan sakınmalarını emrettik." (Nahl: 36)
Allah (c.c) insanları tevhide davet etmek ve şirkten korkutmak için yüz yirmi dört bin nebi, üç yüz on üç rasul göndermiştir.
İbn Merduyeh ve İbn Ebu Hatim; Ebu Zerr (r.a)'in şöyle dediğini nakletmişlerdir:
Ebu Zerr Rasulullah (s.a.s)'e sordu:
"Ya Rasulallah! Kaç nebi vardır?" Rasulullah:
"Yüz yirmi dört bin nebi var" buyurdu. Ebu Zerr:"Onlardan kaçı rasuldür?" diye sordu. Rasulullah:
"Üç yüz on üçü" dedi. Ebu Zerr:
"Kaç sahife ve kaç kitap indirildi?" diye sorunca da Rasulullah (s.a.s) şöyle cevab verdi:
"Yüz sahife ve dört kitap indirildi. Tevrat Musa'ya, İncil İsa'ya, Zebur Davud'a ve Kur'an ise bana indirilmiştir. Sahifeler ise; elli sahife Şite, otuz sahife İdris'e, on sahife İbrahim'e, on sahife Musa'ya indirilmiştir."
Bu hadisin kesin olarak sahih olup olmadığını ancak Allah bilir. Bu sebeple her müslüman genel olarak bütün nebilere, resullere, kitaplara ve sahifelere iman etmelidir. Bunların kesin sayısını ancak Allah (cc)bilir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:'"Gönderilen rasullerin bir kısmını daha önce sana anlatmış, bir kısmını da anlatmamıştık."(Nisa: 164)
Resullerden ulul azm olanları beş tanedir. Bunlar:Muhammed (s.a.s), İbrahim (a.s), Musa (a.s), Nuh (a.s) ve İsa (a.s)'dır.
Resullerin ilki Nuh (a.s)'dır. Resullerin ve nebilerin sonuncusu Muhammed Mustafa (s.a.s)'dir.
Adem (a.s) ile Nuh (a.s) arasında yaklaşık on yüz yıllık bir zaman vardır. Bu zaman içerisinde bütün insanlar tevhid üzere idiler. Ta ki salih kimseler hakkında aşırı gidip şirke düştükleri sırada Allah (c.c) Nuh (a.s)'ı rasul olarak gönderdi. Nuh (a.s)'ın ilk rasul olduğu icma ile sabittir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Nuh'a, ondan sonra gelen nebilere vahyettiğimiz gibi ey Muhammed! Şüphesiz sana da vahyettik."
(Nisa: 163)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Kıyamet gününde insanlar mahşer sıkıntısından kurtulmak için Nuh (a.s)'a gelip şöyle diyecekler:
"Ey Nuh! Sen, yeryüzünde ilk resulsün. Bize şefaat et." (Buhari, Müslim)
Allah, İslam dininden başka din kabul etmez.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Kim İslamiyetten başka bir dine yönelirse onun ki kabul edilmeyecektir. O, ahirette de kaybedenlerdendir." (Al-i İmran: 85)
Bu ayeti kerimeden anlaşılıyor ki; kim İslam kanunundan ve şeriatından başka kanun kabul ederse kafir olur ve cehenneme girer.Çünkü din, kanun demektir.
Allah (c. c) şöyle buyuruyor:"İşte biz Yusuf için böyle bir plan kullandık. Bu planı kullanmasaydık hükümdarın dinine (yani kanununa) göre kardeşini alıkoyamazdı. Meğerki Allah dileye." (Yusuf: 76)
Rasulullah (s.a.s)'in Adnan'a kadar yirmi bir dedesi vardır.. Bunların isimleri sırasıyla: Abdulmuttalib, Haşjm, Abdimenaf, Kusay, Kilab, Murra, Kağb, Luğay, Gurra, Galib, Fihr, Malik, Elnadr, Kinane, Huzeyme, İlyas, Mudar, Nizar, Meğed ve Adnan'dır.
Rasulullah (s.a.s)'in oğullan: Kasım, Abdullah.(Tayyib), İbrahim'dir. Kızları ise Zeyneb, Rukayye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma tüz-Zehra'dır. İbrahim hariç diğer bütün evlatları Hatice (r.a)'dan olmuştur. İbrahim ise Mariye Kıbtiye'den olmuştur.
Rasulullah (s.a.s)'in zevcelerini isimleri şöyledir. Hatice, Şevde, Aide, Haysa, Ümmü Seleme, Haris kızı Cüveyriye, Cahş kızı Zeyneb, Huzeyme kızı Rukane, Ebu Süfyan kızı Ümmü Habibe, Huvey kızı Safiye, Haris kızı Meymune. (Allah hepsinden razı olsun.)
Rasulullah (s.a.s) vefat ettiğinde hanımlarından Aişe, Meymune, Safiye Hafsa, Zeynep, Cüveyriye ve Şevde sağ bulunmaktaydı.
Akıl baliğ olan her müslüman kadın ve erkeğin şu dört şeyi bilmesi gerekir:
l - İlim: Yani; Allah'ı, Rasulullah'ı ve İslam dinini delille bilmektir.
2- - Amel: Bu ilimle amel etmektir.
3-- Buna davet etmek.
4-- Davet sırasında görülen eziyetlere sabretmek.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Asra yemin olsun ki insan hiç şüphesiz hüsrandadır. Ancak inanıp yararlı iş işleyenler ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bundan müstesnadır." (Asr: 1-3)
İmam Buhari (rahmetullahialeyh):
"Ey Muhammedi Bil ki Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur. Kendinin, inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile." (Muhammed: 19) ayetini zikrettikten sonra şöyle diyor:
"İlim amelden öncedir. Çünkü Allah (c.c) bu ayeti kerimede ilim yapmayı amel ve tebliğ etmekten önce söyledi. Yani yapılan amellerin bilerek ve şuurlu olarak yapılması gerekir."
Akıl baliğ olan her müslüman kadın ve erkeğin aşağıdaki üç meseleyi öğrenmesi, inanıp buna uygun amel etmesi farzdır.
Birincisi: Allah (c.c) bizi yarattı. Bize rızık verdi. Bizi başıboş bırakmadı ve bize bir rasul gönderdi. Bu rasule itaat edip gösterdiği şekilde hareket eden cennete girer, ona karşı gelip isyan eden ise cehenneme girer.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Firavun'a bir rasul gönderdiğimiz gibi size de hakkınızda şahitlik edecek bir rasul gönderdik.
Ama Firavun o rasule karşı gelmişti de onu çok ağır bir cezaya uğratmıştık." (Müzzemmil: 15-16)
İkincisi: Allah; ibadette (yani gerçek anlamdaki ibadette) ister rasul, ister melek olsun hiçbir şeyin kendisine şirk (ortak) koşulmasından asla razı olmaz.
Allah (c. c) şöyle buyuruyor:
"Mescidler şüphesiz ki Allah'ındır. Öyleyse oralarda Allah'tan başka bir şeye ibadet etmeyin."
(Cin: 18)
(Yani; Allah'ın size insanları davet etmekle emrettiği şeylerden başka bir şeye insanları davet etmeyin. Böyle yaparsanız müşrik olursunuz.)
Üçüncüsü: İbadeti yalnız Allah'a has kılıp Rasulüne itaat eden hiçbir insanın müşrik ve kafirlere sevgi ve dostluk göstermesi en yakın akrabası bile olsa caiz olmayıp büyük şirktir.
Allah (c. c) şöyle buyuruyor:
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile, Allah'a ve Rasulüne karşı gelenlere sevgi beslediklerini göremezsin. İşte Allah imanı bunların kalplerine yazmış ve katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah'tan razı olmuştur. İşte bunlar Allah'tan yana olanlardır. İyi bilin ki saadete erecek olanlar Allah'tan yana olanlardır." (Mücadele: 22)
"Ey Muhammedi De ki: "Eğer babalarınız,oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız,elde ettiğiniz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız evleriniz Allah'tan, Resulü'nden ve Allah yolunda cihad etmekten sizin için daha fazla sevgili ise Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah (fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez." (Tevbe: 24)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder