Her kesimden müslümanın gündemini işgal eden bir konudur ; müslümanlar niye darmadağınık , niye bir araya gelmiyorlar ? ... vb. sorusu .
Bunun sebebi bellidir. Kur’an-ı kerim’in pek çok ayetinde ve Hz. Peygamberin hadis-i şeriflerinde buyurduğu ayrılıkların sebebi , ve bir araya gelmenin şartlarını da bildirmişlerdir .
فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ --
-- مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
“ Sen yüzünü Hanif olarak Din’e , Allah’ın insanları üzerinde yarattığı Allah’ın fıtratına dosdoğru çevir .Allah’ın yaratışında değiştirme yoktur . Dosdoğru din işte budur . Fakat insanların çoğu bilmezler . O’na dönenler olarak , ( O’na yönelin ) , O’ndan korkun . Namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden olmayın . Onlar ki , dinlerini parça parça ettiler , kendileri de fırka fırka oldular. Her bir fırka de ellerindeki ile sevinmektedir ... “ ( Rum 30-32 )
Bu ayeti anlamaya çalışırsak , bu buyruklar :
1 – Allah’ın dinine Hanif olarak yönelmeyi emretmektedir . Haniflik ise her türlü din ve sistemden yüz çevirip yalnızca Allah’ın dinine , Allah’ın buyruklarına itaati kabul etmek , O’nun dışında kalan , O’na uymayan her şeyi red etmek demektir . Buna göre müslümanların aralarındaki ihtilafları kaldırmalarının birinci şartı , kayıtsız ve şartsız olarak Allah’ın dinine teslim olmayı kabul etmeleridir.
2 – Yalnız İslam dini insan fıtratına uygun bir düzendir. Onun dışında kalan bütün sistemler , İnsanın tabiatına aykırıdır. Bu aykırılık dolayısıyla hem batıldırlar , hem de insanı dünyada da ahirette de mutlu edemezler ve doğruya iletemezler.
3-İnsanların çoğunun bu gerekçelerden haberi olmayabilir. Daha doğrusu yoktur . çoğunluğun bu gerçeği bilmeyişi, müminlerin inanç ve kanaatlerinde bir zayıflamaya , bir gevşekliğe sebebiyet vermemelidir.Çoğunluğun peşine takılıp gitmiş olması , müminlerin Allah’a dönüşlerine engel olmamalıdır.
4- Allah’tan korkmak , namaz kılmak, yani Allah’ın bütün emir ve hükümlerini yerine getirmek ve özellikle de namazı dosdoğru kılmak, doğru yol üzerinde sebat etmenin teminatıdır.Bu arada müşriklerin yolunu izlememek için özel bir gayret harcamak da önemle vurgulanmalıdır.
5 - Bu temel esaslara riayet etmek, bir araya gelmenin şartıdır. Bunların yitirilmesi ise müşrikler gibi dinde tefrikaya düşüp, bölük pörçük olmanın belirtisidir. Bunlar yitirildiği takdirde bir arada olmaya imkan ve ihtimal yoktur . O halde, birlikteliklerini yitirmiş müslümanların, ihtilaflarını evvela çözümleme esaslarında ve yöntemlerinde ittifak sağlamaktan işe başlayarak , Allah’ın emrettiği şekilde ortak anlayış , tavır , ahlak, eğitim, hareket , plan ve programları üzerinde ittifak yoluna gitmeye çalışmaları zorunludur.
Bunun ön şartlarından biri de hangi tarafın dile getirdiğine bakmaksızın, hakka teslimiyet asaletini gösterebilmeye samimi olarak hazır olmaktır. “Bölük pörçük olmayın “ diye nitelendirilen hadisenin müslümanların kendilerinden gelen iç sebebi, Allah’ın dinini gereği gibi anlayıp yaşamamalarıdır. Dış sebebi ise hiç şüphesiz adına demokrasi denilen düzenin müslümanlara gereği gibi dinlerini öğrenme, yaşama, tebliğ ve nesillerine telkin fırsat ve imkanını tanımaması , mevcut imkanlarını da ortadan kaldırması, bununla da yetinmeyerek sahip oldukları dinlerinden uzaklaşmalarını hedef alan direkt ve dolaylı , gizli ve açık programlarını faaliyet alanına koymasıdır.
“أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ
''Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir? “(Maide 50 )
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُّبِينًا
“ Bununla beraber Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne âşi olursa açık bir sapıklık etmiş olur” (Ahzab 36 )
أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّهُ الَّذِينَ جَاهَدُواْ مِنكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرِينَ
“Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete girivereceğinizi mi sandınız?” (Al-i İmran 142 )
وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللّهِ إِلاَّ وَهُم مُّشْرِكُونَ
“ Onların çoğu şirk koşmadan Allah'a iman etmezler .” (Yusuf 106 )
“ İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki:
قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَاء مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاء أَبَدًا حَتَّى تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن شَيْءٍ رَّبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
''İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." Şu kadar var ki, İbrahim babasına: "Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.''
"Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." (Mümtehine.4 )
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لاَ يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّواْ مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاء مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الآيَاتِ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ ---- هَاأَنتُمْ أُوْلاء تُحِبُّونَهُمْ وَلاَ يُحِبُّونَكُمْ وَتُؤْمِنُونَ بِالْكِتَابِ كُلِّهِ وَإِذَا لَقُوكُمْ قَالُواْ آمَنَّا وَإِذَا خَلَوْاْ عَضُّواْ عَلَيْكُمُ الأَنَامِلَ مِنَ الْغَيْظِ قُلْ مُوتُواْ بِغَيْظِكُمْ إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
“Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Düşünürseniz, biz size âyetleri açıkladık.- İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler, siz kitap(lar)ın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle buluştukları zaman "inandık" derler. Başbaşa kaldıkları zaman da kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: "kininizle geberin!". Şüphesiz ki Allah göğüslerin (gönüllerin) özünü bilir.” (Al-i İmran 118-119 )
“وَمَن يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءتْ مَصِيرًا
''Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.'' (Nisa 115 )
''Hidayet kendisine tebliğ edildikten sonra kim Rasule karşı çıkar ve mü’minlerin yolundan başka bir yola saparsa, onu seçmiş olduğu yolda bırakır, cehenneme atarız. O ne kötü bir düşüştür.” (Nisa 115 )
Tebliğ çalışmasıdır ; şahit ol Ya Rab !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder